İlkokul Öğrencilerinde Şikayet Etme ve Çatışma






İlkokul Öğrencilerinde Şikayet Etme ve Çatışma



21. yüzyılda kalkınma ve gelişime yönelik temel becerilerden bahsedilmektedir. Bunlardan birisi takım çalışması ve iş birliği. Bu becerinin kazanımı noktasında, öğretmenler okulöncesi dönemden itibaren grup çalışmaları/ küme çalışmaları organize ederek verilen görevlerin tamamlanmasını beklemektedir. Yani kümeye, birlikte hareket etme ve sorumluluk ilkelerini kazandırmayı amaçlamaktadır. Bu hususta öğrencilerin çalışmaya katılımı, ilgi ve motivasyonu yüksek olmasına rağmen, süreç içerisinde birtakım anlaşmazlıklar ve çatışmalar yaşadıkları gözlenmektedir. Bu durum öğrencilerin birlikte çalışma ve sosyal uyum becerilerinin gelişmediğini yansıtmaktadır. Yapılan bir araştırma öğretmenlerin, öğrencilerin şikayet etme vb. durumlarda verdikleri cevaplar ile çözüm önerisi geliştirmede ve kalıcı tutum değişikliği oluşturmada etkisiz kaldıklarını göstermektedir. Bu durum, sadece öğretmenin tek başına üstesinden gelebileceği bir durum değildir. 6 yaşında ilkokula başlamış bir öğrencinin 0-6 yaş dönemi incelenmelidir.

Dikkat!

Duygu yönetim becerileri ile sosyal beceriler ve akademik başarı arasındaki en önemli anahtar beceri iletişim ve dinleme becerileridir (Knoll ve Patti, Akt. Türnüklü). Kendini sözel ve sözel olmayan yollarla uygun açık ve net ifade etmesini bilen öğrenciler düşüncelerinin ve duygularının hem öğretmenleri hem de arkadaşları tarafından daha iyi öğrenilmesini sağlamaktadırlar. Etkin dinlemeyi bilen ve bunu öğretmenlerine ve arkadaşlarına gösterebilen öğrenciler gelen mesajı doğru anlayıp anlamadıklarını daha etkili söylemekteler. Dolayısıyla da iletişim sorunlarının yol açtığı kişiler arası çatışmaları daha seyrek yaşamaktadırlar (Türnüklü, 2004).

Yani çatışan iki öğrenci var ise hem birbirini etkin bir şekilde dinlememe durumu hem de kendini ve duygularını net bir şekilde ifade edememe durumu ortadadır. Bir de bu öğrencilerin benmerkezci bir Z kuşağı veya alfa olduğu düşünüldüğünde sorunun çözümü bir tık daha zorlaşır. Ancak reçete yukarıdadır. Birbirini etkin bir şekilde dinlemeyi bilen, kendini ve duygularını net bir şekilde ifade edebilen ve bunu arkadaşlarına gösterebilen öğrenciler duygu ve düşüncelerinin diğerleri tarafından öğrenilmesini kolaylaştırır bu durum çatışmaları azaltır.

Şüphesiz bu reçetedekilerin uygulanması noktasında sorumluluk sahibi tek kimse öğrenci değildir. Anne ve babalar ile birlikte öğretmenlerin de üstlenmesi gereken birtakım roller var. Yazının başlangıcında 0-6 yaş dönemi incelenmelidir demiştim.

Prof. Dr. Selçuk Şirin, öğrencilerin bilişsel gelişiminin en etkin olduğu yıllar 0-3 yaş dönemidir diyor ve bu dönemde çocuklara kitap okumanın, okuma esnasında diyalog kurmanın çocukların bilişsel gelişimi için önemli bir kazanç olduğunu ifade ediyor. Tekrar alıntılıyorum:

‘’Duygu yönetim becerileri ile sosyal beceriler ve akademik başarı arasındaki en önemli anahtar beceri iletişim ve dinleme becerileridir (Knoll ve Patti, Akt. Türnüklü).’’

Erken çocuklukta okunacak masallar, kurulacak diyaloglar da iletişim ve dinleme becerileri üzerine. Dolayısıyla hem çocuğun bilişsel gelişimini hem de sosyal ve duygu yönetim becerilerini de destekler nitelikte. Hatta ebeveynlere toz pembe masallardan ziyade çocuğu düşünmeye sevk edecek, farklı duygu durumlarını içeren masallar okumalarını tavsiye ederim.

Tavsiye ile sonlandırdığım bu kısım ebeveynlere yönelikti.

Özellikle okulöncesi dönemi es geçilmiş (ebeveyn ve öğretmen rehberliği edinmemiş) ve duygu yönetimi noktasında desteklenmemiş bir öğrenci ilkokula dezavantajlı başlayacaktır. Bu durumda ilkokul öğretmenleri sabırlı ve anlayışlı olarak fevri tutumlardan kesinlikle uzak durmalıdır. Öğrencide kalıcı davranış değişikliği oluşturmak için geç kalınmış sayılmaz. Okul, aile ve öğretmen ile yapılacak sıkı bir iş birliği ile tutarlı hareket edilerek zaman içerisinde davranış değişikliği oluşturulabilir.

Takım çalışması ve iş birliği 21. yüzyılın en temel becerilerinden bir tanesidir. Eğitimciler, aileler ve okullar iş birliği içerisinde ve tutarlı hareket ederek öğrencinin ilgili beceriyi kazanmasında rol üstlenebilir. Bu beceri bireyi okul yaşantısında ve sonrasında devam edecek iş yaşantısında üretken verimli ve mutlu bir bireye dönüştürecektir.

 

Kaynakça

Özer B., Bozkurt N. & Tuncay A. (2014). İstenmeyen Öğrenci Davranışları ve Öğretmenlerin Kullandıkları Başa Çıkma Stratejileri. Turkish Journal of Educational Studies, 1 (2).

Türnüklü, A. (2004). Okullarda Sosyal ve Duygusal Öğrenme. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi Dergisi, Sayı: 37 ss.136-152.

 

Tolga

Yazıcı