Öğretmen Tutumları ve Öğrenci Gelişimi






Öğretmen Tutumları ve Öğrenci Gelişimi



Daha önce yazmış olduğum  etkili sınıf yönetimi başlıklı bir yazıda sınıf yönetimini iki ana başlıkta ele almıştım. İlk başlık öğrenmenin yönetimi ikinci başlık ise davranışların yönetimi idi. Bakınız, iyi bir öğreten olabilirsiniz. Alanınızda birçok konuda üstün bilgi ve beceriye sahip bir öğreten olabilirsiniz. Bu sizi öğrenmenin yönetimi konusunda yukarıya çekecektir. Diğer taraftan davranışların yönetimi dediğimiz öğretmen öğrenci ilişkilerinin de aynı nüansta yapılandırılması gerekir. Yukarıda öğreten dedim çünkü sadece alan bilgisi sizi iyi bir öğretmen yapmak için yeterli değildir. Bu sizin iyi bir öğretici olduğunuzu gösterir. İyi bir öğretmen olmak için öğrenciyi merkeze alan etkin iletişim becerilerine de hakim olmanız gerekir. Elbette bu da ilk olarak çocukları sevmek ile başlar efendim. Çocukları sevmiyorsanız bu işin size uygun olmadığını açık yüreklilikle söyleyebilirim.

Sezer (2018) ‘’Öğretmenlerin Sınıf Yönetimi Tutumlarının Öğrencilerin Gelişimi Üzerindeki Etkileri’’ adlı çalışmasında öğretmenlerin sınıf yönetiminde sergilediği olumlu tutumların öğrencileri sevme, sabırlı ve anlayışlı davranma, ödüllendirme, takdir etme, yakından ilgilenme, öğrencilere güvenme ve öğrencileri destekleme olduğunu ortaya koymaktadır. Öğretmenlerin sınıf yönetiminde sergilediği olumlu tutum ve davranışlar, öğrencilerin akademik ve sosyal gelişimini olumlu yönde etkiler. Bu araştırma sonuçlarında dikkatimi çeken bazı başlıklar oldu. Bunlara değinmek istiyorum. Efendim, diyor ki öğretmenin öğrencilerine sabırlı ve anlayışlı davranması öğrencilerin başarısını arttırmış ve özgüven aşılamıştır. Bakınız devam ediyor; öğrenciler, öğretmenler tarafından göz ardı edilen ve fazla önemsenmeyen ayrıntılara oldukça fazla anlam yüklemektedir. Öğretmenlerin sınıf yönetiminde sergilediği tutum ve davranışlar, öğrenciler tarafından unutulmamaktadır. Özellikle ilkokul eğitimi sürecinde yaşananlar, ilerleyen dönemlerde öğrenciler tarafından daha iyi analiz edilmekte, bu olayda rol oynayan öğretmenler, minnettarlık ya da esefle yâd edilmektedir.

Dikkat! Öğretmenim senin sabrın ve anlayışının altında ciddi bir kazanım yatıyor. Ne kadar sabırlı, anlayışlı ve çözüm odaklı olursan o kadar başarılı ve özgüvenli bir birey olacağım. Helikopter ebeveynlik birçoğunuz duymuşsunuzdur ve çocuklardaki özgüven probleminin veliye faturalandırıldığı bir kavramdır bu. Öğretmenim bu problemde senin de payın olabilir, dikkat. Ülkemizin özgüveni yüksek bireylere ihtiyacı var bakınız hem veli hem de öğretmen iş birliği içerisinde ve farkındalığı yüksek şekilde hareket ederse bu mümkün. Yine aynı şekilde öğretmenlerin öğrencileri sevmesi, öğrencilerde güven duygusunu artırmış ve önyargıları azaltmıştır diyor. Güvenini kazanamadığınız hiçbir bireye dokunamazsınız. Siz rol model iseniz öncelikle hitap ettiğiniz öğrenci topluluğunun güvenini kazanmalısınız. Bir diğer başlık öğretmenin öğrencilere inanması ve güvenmesi, öğrencilerin sosyal gelişimini olumlu etkilemiştir. Öğrencilere inandığımızı ve güvendiğimizi hissettirmeliyiz, bu durum onların sosyal gelişimi için oldukça gerekli. Ama bunu yaparken samimi olunuz, hitap ettiğimiz kuşak çok zeki. Sizin sadece o anlık mı etki bırakmak istediğinizi yoksa buna her koşulda mı inanarak eyleme dökebileceğinizi rahatlıkla anlayacaklardır.

‘’ Eğitim ortamının sosyal ve duygusal atmosferi açısından öğretmen tutumları çok önemlidir. Öğretmen tutumları, öğretmenin kendi davranışlarını oluşturmada etkilidir. Demokratik yaşam, demokratik yaşamı benimsemiş bireyleri gerektirir; demokratik durumu benimsemiş birey de yapıp ettiklerini, düşüncelerini irdeleme, araştırma, doğruluğunu yanlışlığını sınama davranışı görülür. Öğretmen demokratik bir tutum içinde olursa öğrencide de demokratik davranış gelişir.  Demokrasiye inanmayan, demokrasiyi savunmayan, demokratik tutumlara sahip olmayan bir öğretmenin öğrencilerinde demokratik davranışlar geliştiremez.’’

Bu sözler Prof. Dr. Aytaç Açıkalın’a ait. Kendisi ile Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen bir törende karşılaşmıştım ve genç eğitimcilere yönelik harikulade paylaşımlarını keyifle dinlemiştim. Bu yazısında, daha önce yapılmış bir araştırmayı konu almış ve öğretmen tutumlarının demokratik uygulamalarla yoğrulmasına vurgu yapmıştır. Ele aldığı başlıklardan dikkatimi çeken altı maddeye değineceğim.

1. Öğrencileri demokrasi uygulamaları için yüreklendirmek öğretmenlerin en yüce görevidir,

2. Öğrenci, öğretmenin otoritesini ya da düşüncesini sorgulamaya başladığında, yani kendisi için düşünmeye başladığında demokrasi işliyor demektir,

3. Çocuklara her denileni yapmak değil, düşünerek dürüstçe davranmak öğretilmelidir,

4. Bir çocuğun mutlu olmayı öğrenmesi, okumayı öğrenmesinden daha önemlidir,

5. Öğrencilerin öğretmenlerine karşı tutumlarının araştırmalarla belirlenmesi gerekir,

6. Duyguların eğitimi, düşüncelerin eğitimi kadar önemlidir.

Bakınız beşinci maddeye göre öğrencilerin öğretmenlere yönelik tutumlarının araştırılmalarla belirlenmesi gerekliliği vurgulanmış. Bu düşünceyle olumlu/olumsuz öğretmen tutumlarının tespitini yapmak daha basit olacak ve kaynağın ilkokul öğrencisi olduğu düşünüldüğünde ihtiyaç durumunda toplanacak datanın güvenirliği yüksek olacaktır. Demokrasi kavramının içerisinde düşünce vardır, ben bir ilkokul öğretmeni olarak bu kavramı sınıfta öğrencilerimin gözlerinde görebiliyorum. Tüm meslektaşlarımın yukarıdaki altı madde içerisinde belirtilen ilk üç maddeyi dikkate alması, tutum ve davranışlarını bu bağlamda şekillendirmesi oldukça önemlidir. Dikkatimi çeken diğer madde, öğrencilere öncelikle mutlu olabilmenin öğretimi. Çocuklar için mutlu olmak, öğrenme için güdüleyici bir güçtür. Bu gücün farkında olmak, öğretmenin amaçlarını gerçekleştirmesi açısından ciddi avantaj sağlar. Son olarak duyguların eğitimini de önemseyiniz, çocukların duygularını kontrol ederek yönetebilmeyi öğrenmesi (duygusal zeka) çağımız için ciddi bir gereklilik. Ağaç yaş iken eğilir, bu başlık çerçevesinde eksiklerin giderilmesi gelecek nesil için artı bir değer demektir.

Celep (1992)’in araştırmasında ise sınıf içerisinde sağlıklı bir iletişim oranı ile öğretmen-öğrenci çelişkisinin giderilebilmesi için çift yönlü iletişimle ‘Öğrencilerin Öğretmeni’ ve ‘Öğretmenin Öğrencileri’ kavramları yerini ‘’Öğrencileşen Öğretmenler’’ ve ‘’Öğretmenleşen Öğrenciler’’ kavramlarına bırakmalıdır diyor (Piere, 1990; Akt. Celep). Biraz karışık gibi görünse de bu ifade sağlıklı bir iletişim döngüsünün ideal bir şekilde resmedilmesidir. Şöyle ki, bir öğretmen sınıfa girdiğinde öğrencilerin görüş ve düşüncelerine önem vermeli, adil ve demokratik uygulamalar sunmalı ve onlardan biriymiş gibi hissettirmeli efendim. İşte bu koşulla ‘’Öğrencileşen Öğretmen’’ olacak ve onların güvenini ve sevgisini kazanabilecektir. Bu kriteri takiben karşınızda da sizi anlayan size arkadaşlığını teklif eden ‘’Öğretmenleşen Öğrenciler’’ bulacaktır.

Sevgili öğretmenler, elbette öğrenmenin yönetimi çok kıymetlidir. Bu alanda kendinizi geliştirebileceğiniz birçok kaynağa erişebilirsiniz. Ancak davranışların yönetiminde kaynak sizsiniz. Unutmayınız.

 

Kaynakça

Sezer Ş. (2018). Öğretmenlerin Sınıf Yönetimi Tutumlarının Öğrencilerin Gelişimi Üzerindeki Etkileri: Fenomenolojik Bir Çözümleme. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 33 (2): 534-549.

Celep, C. (1992). İlkokullarda yönetici-öğretmen iletişimi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 8 (8)

Açıkalın, A. (2013). Öğretmenlerin Demokratik Tutumları. http://aytacacikalin.com/ogretmenlerin-demokratik-tutumlari/ adresinden erişilmiştir.

Tolga

Yazıcı